Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil

James S. Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü Moleküler Metabolizma Bölümü, Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu Broad Institute (MIT ve Harvard) Ortak Üyesi Harvard Kök Hücre Enstitüsü & Joslin Diyabet Merkezi Tıp Doktoru, Ankara Üniversitesi – Doktora, Harvard Üniversitesi Dr. Gökhan S. Hotamışlıgil, metabolik hastalıklar alanında dünya çapında tanınan öncü bir bilim insanıdır. Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulunda James S. Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü olarak görev yapmaktadır. Bunun yanı sıra, MIT ve Harvard ortaklığıyla kurulan Broad Institute, Harvard Kök Hücre Enstitüsü ve Joslin Diyabet Merkezi gibi önde gelen kurumlarla da yakın iş birliği içindedir. Araştırmaları, obezite, diyabet ve metabolik denge gibi yaygın ve karmaşık hastalıkların temelinde yatan moleküler mekanizmaları incelemeye odaklanmıştır. Özellikle besin algılama ve hücresel sinyal iletim yollarının bağışıklık sistemi tepkileriyle ve metabolizmanın fizyolojik düzenlenmesiyle nasıl kesiştiğini açıklayan katkıları alanda çığır açmıştır. Dr. Hotamışlıgil, immünometabolizma alanının kurucularından biri olarak kabul edilmektedir. Obezite ve diyabetin temelinde iltihabi süreçlerin yattığını ortaya koyarak bu küresel sağlık sorunlarının anlaşılma biçimini kökten değiştirmiştir. Ayrıca, yağ dokusuyla pankreas gibi diğer metabolik organlar arasında iletişimi sağlayan yeni lipid molekülleri ve lipid bağlayıcı hormonları tanımlamış; bu keşifler, sistemik metabolizmanın kontrolünde kritik bir rol oynamaktadır. Son 15 yılda yürüttüğü çalışmalar, hücre ve organizma düzeyindeki metabolizmanın anlaşılmasında endoplazmik retikulumun (ER) rolüne dair önemli ilerlemeler sağlamıştır. Dr. Hotamışlıgil, ER stresinin metabolik hastalıklar üzerindeki etkilerini—özellikle insülin direnci ve tip 2 diyabet bağlamında—detaylı biçimde ortaya koymuş; bu süreçte ER biyolojisine ilişkin temel moleküler, hücresel ve yapısal mekanizmaları aydınlatmıştır. Söz konusu çalışmalar, tedaviye dönük pek çok yeni yaklaşımın önünü açmıştır. Dr. Hotamışlıgil, metabolik hastalıkların önlenmesi ve tedavisine yönelik yenilikçi stratejiler geliştirmek amacıyla disiplinler arası iş birliklerini aktif biçimde desteklemektedir. 200’den fazla hakemli bilimsel makalesi bulunan Hotamışlıgil’in çalışmaları 85.000’den fazla atıf almış ve kendisine 115 gibi yüksek bir h-indeksi kazandırmıştır. Ayrıca, metabolik araştırmalar alanında birçok patentin de sahibidir. Dr. Hotamışlıgil’in araştırmaları hakkında daha fazla bilgiye şu adresten ulaşabilirsiniz: 👉https://gsh.hsph.harvard.edu

Prof. Dr. Tayfun Özçelik

Lise: İstanbul Kadıköy Anadolu Lisesi, 1979Tıp Doktoru: İstanbul Üniversitesi, 1986Tıbbi Genetik Uzmanı: İstanbul Üniversitesi, 1991 Profesör Özçelik’in araştırmaları, insanlarda kalıtsal hastalıklara neden olan genlerin tanımlanması üzerine odaklanmıştır. Yaklaşık 30 yıldır Bilkent Üniversitesi’nde görev yapmaktadır. Lise eğitimini İtalya ve Türkiye’de tamamladıktan sonra, İstanbul, Cenevre, Londra, Oxford ve Yale üniversitelerinde tıp eğitimi almıştır. Münih, Yale ve Stanford üniversitelerinde fizyoloji ve tıbbi genetik alanlarında uzmanlık ve doktora sonrası araştırmalarını yürütmüştür. Prof. Dr. Uta Francke ile birlikte İnsan Genom Projesi’ne katılmıştır. Bu kapsamda nöronal anlatımı olan 40 geni insan ve fare kromozomlarına haritalamıştır. Prader-Willi sendromu (PWS) ve Charcot-Marie-Tooth hastalığına (CMT1A) neden olan SNRPN ve PMP22 genlerini bulmuştur. Cell, 1974–2024 yılları arasını içeren son 50 yılın en önemli bilimsel gelişmelerini seçerken, CMT1A hastalığının geninin bulunmasını öne çıkarmıştır. SNRPN ve PMP22 genlerinin bulunuşu, Nature Genetics tarafından 1992 yılının en önemli bilimsel gelişmeleri arasında gösterilmiştir. “Stanford Medicine: A Legacy of Innovation” başlıklı kurumsal tarihçede ve tıp fakültesi girişinde “Discovery Walk” isimli promenadda granit üzerine işlenmiş olarak yer almaktadır. Türkiye’ye döndükten sonra DNA analizine dayanan ilk kimliklendirme çalışmalarını, İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Sevim Büyükdevrim ile ve Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nun referans merkezi olarak gerçekleştirmiştir. Bilkent Üniversitesi’ne katıldıktan sonra ailesel lösemilerle ilgili ilk genlerden biri olan MLH1 eksikliğini tanımlamıştır. Bu bilgi, klasik ders kitaplarına geçmiştir. İnsanlarda el-ayak üzerinde yürüme ile ilişkili quadrupedal locomotion (Üner Tan sendromu) genlerini (VLDLR, ATP8A2, WDR81) tanımlamıştır. Kompleks kalıtım gösteren hastalıklara neden olan genleri tanımlamak için “reverse phenotyping” olarak adlandırdığı yöntemi geliştirmiş ve bunu kullanarak gecikmiş uyku fazı hastalığı ile dikkat eksikliği/hiperaktivite sendromunun CRY1 gen mutasyonlarından kaynaklandığını keşfetmiştir. Bu araştırma, Cell tarafından 2017 yılının en önemli bilimsel gelişmeleri arasında gösterilmiştir. PWS, kompleks hastalıkların genlerinin bulunması ve Turkish Variome araştırmaları nedeniyle, American Society of Human Genetics (ASHG) tarafından 2023 yılında “düşünce lideri” seçilmiştir. Yine ASHG tarafından ve CMT1A üzerinde yürüttüğü araştırmalar, moleküler ve genetik tıp alanında son 75 yılın en önemli 6 bilimsel gelişmesinden biri olarak tanımlanmıştır. Bu buluşlar; 1950’li yıllarda geliştirilen karyotipleme ve tek gen hastalıklarının moleküler temellerinin ilk kez ortaya konması; 1980’li yıllarda ortaya çıkan pozisyonel klonlama; 1990–2000’li yıllarda keşfedilen CNV’ler ve CMT1A geninin bulunması; 2005 yılından itibaren genom boyu ilişkilendirme çalışmaları (GWAS); ve 2010’lardan günümüze gelen dönemi içeren exome sequencing başlıklarıyla tanımlanmıştır. PWS ve CMT1A ile ilişkili genler; Nelson Textbook of Pediatrics, Harrison’s Principles of Internal Medicine, Goldman-Cecil Medicine, Merritt’s Neurology, Bradley and Daroff’s Neurology in Clinical Practice gibi klasik ders kitaplarında yer almıştır. Ayrıca Thompson & Thompson Genetics and Genomics in Medicine kitabının 2024 baskısında yeni bir bölüm (Chapter 8) olarak işlenmiştir. Günümüzde PWS ve CMT1A hastalıklarından etkilenen yüzbinlerce insanın tanısı, SNRPN ve PMP22 gen incelemesi ile, gold standard olarak yapılmaktadır. ASHG’nin Bilimsel Program Komitesi üyesi, European Society of Human Genetics Yönetim Kurulu üyesi ve Eğitim Komitesi başkanı, Tıbbi Genetik Derneği – Türkiye’nin başkanı, International Federation of Human Genetics SocietiesTürkiye temsilcisi olarak görev yapmıştır. Öğrencileri, Rockefeller, Chicago, Washington, Münih, İstanbul, Koç, Sabancı, Hacettepe, Dokuz Eylül, Uludağ, Acıbadem Üniversiteleri ile MD Anderson Cancer Center, Icahn School of Medicine at Mount Sinai gibi önde gelen kurumlarda bağımsız araştırmacı, grup lideri ve bölüm başkanı olarak akademik çalışmalarını sürdürmektedirler. Araştırmaları; Avrupa Birliği, NIH (National Institutes of Health), WHO (World Health Organization), TWAS (The World Academy of Sciences), HHMI (Howard Hughes Medical Institute), Leducq Foundation ve TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) tarafından desteklenmiştir. Hâlen Rockefeller, Harvard, Cambridge, McGill Üniversiteleri ve Mount Sinai Tıp Merkezi ile ortak araştırma projeleri yürütmektedir. TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) üyesi ve 2012 yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibidir. Profesör Özçelik, eşi İclal Özçelik ile birlikte “genom sanatı” üzerine çalışmalar yapmaktadır. Klasik Osmanlı ve Türk sanatı motifleri ile genetik alandaki kavramsal gelişmeleri yorumladıkları eserler, klasik ders kitabı Concepts of Genetics’in kapağında; Nature Genetics dergisinde ise dört kez kapak sanatı (cover art) olarak seçilmiştir. Eserleri, bilim-sanat etkileşimini ele alan baş makalelerde betimlenmiştir. Genomda epigenetik değişiklikleri Haliç girdabı (helezoni tuğrakeş) motifi ile yorumlayan “krizantem nükleozomları”, The Metropolitan Museum of Art koleksiyonuna dahil edilmiştir. Ankara Olgunlaşma Enstitüsü tarafından seri üretimi yapılan bu eser, The Met Store’da yerini almıştır.

Doç. Dr. Deniz Can Aliş

Dr. Deniz Aliş, 2013 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuş ve 2018 yılında radyoloji alanındaki uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Uzmanlık eğitiminin ardından devlet hizmet yükümlülüğünü Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yerine getirmiştir. Bu süreçte, özellikle kardiyak manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve koroner bilgisayarlı tomografi (BT) alanlarında çalışarak ileri düzey kardiyovasküler radyoloji uygulamalarında deneyim kazanmıştır. Hem klinik hem de akademik alanlarda aktif olarak rol almış ve radyolojide teknolojik yeniliklerin uygulanması konusunda önemli çalışmalar yürütmüştür. 2020 yılında Mehmet Ali Aydınlar Acıbadem Üniversitesi Maslak Acıbadem Hastanesi’nde akademik kariyerine başlamış ve burada radyoloji alanında öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. 2021 yılında Doçent unvanını alarak akademik yükselişine devam eden Dr. Aliş, kariyerinin büyük bir bölümünü yapay zekâ (AI) ve derin öğrenme (deep learning) uygulamalarının tıbbi görüntüleme alanına entegrasyonuna adamıştır. Makine öğrenimi ve bilgisayarlı görme tekniklerini kullanarak radyologların tanı süreçlerini hızlandıran ve doğruluğu artıran yapay zekâ çözümleri geliştirilmesine öncülük etmiştir. Bu kapsamda, uluslararası saygın dergilerde yayımlanmış 70’ten fazla bilimsel makalesi bulunmaktadır ve bu çalışmalar, tıbbi görüntüleme alanında yapay zekâ teknolojilerinin etkinliğini artırmaya yönelik önemli katkılar sunmaktadır. Dr. Deniz Aliş, akademik kariyerinin yanı sıra girişimcilik alanında da önemli başarılara imza atmış olup, 2020 yılında tıbbi görüntüleme alanında yenilikçi yapay zekâ çözümleri geliştiren Hevi AI şirketinin kurucu ortağı ve CEO’su olmuştur. Hevi AI, yapay zekâ tabanlı yazılım çözümleri geliştirerek radyologlara ve sağlık profesyonellerine hızlı ve güvenilir teşhis desteği sağlamayı amaçlamaktadır. Şirket, inme, akciğer hastalıkları, meme kanseri ve prostat kanseri gibi önemli klinik alanlara yönelik yapay zekâ destekli görüntü analizi yazılımları geliştirmiştir. Bu çözümler, radyoloji departmanlarının iş akışını optimize ederken tanısal doğruluğu artırarak hasta bakımında önemli iyileştirmeler sağlamaktadır. Dr. Aliş’in liderliğinde Hevi AI, kısa sürede Türkiye ve uluslararası pazarlarda önemli bir konum elde etmiş, prestijli sağlık kuruluşlarıyla iş birlikleri gerçekleştirmiştir. Şirketin geliştirdiği AI çözümleri, Avrupa ve Orta Doğu’daki birçok hastanede kullanılmakta olup, yapay zekânın klinik pratiğe entegrasyonuna öncülük etmektedir. Dr. Aliş, derin teknik bilgisi, akademik geçmişi ve sağlık sektöründeki yenilikçi vizyonu ile Hevi AI’yi global bir sağlık teknolojisi markası haline getirme hedefiyle çalışmalarına devam etmektedir.

Prof. Dr. Mustafa Öncel

Dr. Mustafa Öncel, Konya Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne dereceyle girmiş ve 1993 yılında mezun olmuştur. Genel cerrahi ihtisasını 1995-1999 yılları arasında Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamlamıştır. 1999-2002 yılları arasında ABD’de Cleveland Clinic Kolorektal Cerrahi Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmış ve 2002 yılında "En İyi Araştırma Görevlisi - Outstanding Research Fellow Award" ödülüne layık görülmüştür. Ülkeye döndükten sonra daha önce ihtisas ve başasistanlık yaptığı Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2004 yılından itibaren klinik şefi, ardından eğitim ve idari sorumlu olarak görev yapmıştır. Aynı yıl doçent, 2009 yılında ise profesör unvanlarını kazanmıştır.2007 yılında TC Sağlık Bakanlığı tarafından Onkolojik Cerrahi Uzmanı olarak yetkilendirilmiştir. Aynı yıl Avrupa Board sınavını (EBSQ-col) başarıyla geçerek Kolorektal Cerrah sertifikası almıştır.2012 yılında İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kurucu Başkanı olarak göreve başlamış ve halen bu görevini sürdürmektedir.2005 yılından itibaren çalışma alanını kalın bağırsak hastalıkları, kanser ve minimal invaziv cerrahi konularına yönlendirmiştir. Uluslararası hakemli dergilerde 70’e yakın makalesi yayınlanmış, yurtiçi ve yurtdışında birçok kongrede bildiriler sunmuş ve bilimsel kitaplarda bölüm yazarı olarak yer almıştır. 2022 yılı itibarıyla H-indeksi 15 olan Dr. Öncel, 2002 yılından itibaren içinde bulunduğu Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği’nin 2016-2022 yılları arasında yönetim kurulunda görev yapmıştır. Dernek bünyesinde kolorektal cerrahi bilgisinin yaygınlaştırılması adına birçok projeyi yürütmüştür. Uluslararası ve Sivil Toplum Çalışmaları:Birçok uluslararası bilimsel dernekte kurucu üye, ülke temsilcisi ve yetkili kurul üyesi olarak görev almış, akademik dergilerin yayın kurullarında yer almıştır. Afrika ve Asya'da sivil toplum örgütleri aracılığıyla eğitim ve hasta sağlığı hizmetlerinde bulunmuş, toplumsal sağlık katkıları nedeniyle çeşitli ödüllere layık görülmüştür.Dr. Mustafa Öncel, şu anda İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı ve Kolorektal ve Onkolojik Cerrahi Grup Başkanı olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Dr. Andleeb Bukhari

Dr. Andleeb Bukhari, translasyonel biyomedikal araştırmalar yürüten bir bilim insanıdır. Uzmanlık alanları arasında nörofarmakoloji, farmakogenetik ve biyolojik olarak aktif bileşiklerden yeni ilaç keşfi yer almaktadır. Araştırmaları, özellikle miRNA tabanlı biyobelirteç keşfi ve tedaviye yönelik hedefleme üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu kapsamda, yapay zekâ destekli analizleri geleneksel moleküler tekniklerle entegre ederek, hastalık ilerlemesi ve ilaç yanıtıyla ilişkili miRNA imzalarını tanımlamaya odaklanmaktadır. Dr. Bukhari, Queen Mary University of London, Barts and The London School of Medicine and Dentistry ve Varşova Tıp Üniversitesi, Deneysel ve Klinik Farmakoloji Bölümü’ne bağlı Preklinik Araştırma ve Teknoloji Merkezi (CePT) gibi kurumlarda çalışarak uluslararası düzeyde araştırma deneyimi kazanmıştır. Ayrıca, Pakistan’daki bilim insanlarıyla aktif araştırma ortaklıkları sürdürerek, farmakoloji, moleküler biyoloji ve kişiselleştirilmiş tıpalanlarında disiplinlerarası iş birliklerini teşvik etmektedir. Kişiselleştirilmiş tıp alanında ilerlemeyi amaçlayan doğal bileşikler, miRNA terapileri ve ileri teknolojiler üzerine çok disiplinli projelerde aktif olarak yer almaktadır. Translasyonel araştırmalara olan bağlılığıyla, Dr. Bukhari’nin katkıları, laboratuvar bulgularını klinik uygulamalara taşımayı amaçlamakta; karmaşık hastalıkların tanı ve tedavisinde yenilikçi çözümler geliştirmeyi hedeflemektedir.